9 Dil 1 Eser
- Sümeyye Topal
- 20 Haz 2021
- 7 dakikada okunur
Söyleşi

Mezun olduğunuz bölümün Tercümanlık kariyerinizde size olumlu anlamda katkıları olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle, çünkü bir tercüman olarak aynı zamanda iletişim becerilerimiz çok güçlü olmalı, dolayısıyla bende iletişim bilimlerinden mezun oldum ve okuduğum bölümün bana çok katkıda bulunduğunu düşünüyorum.
Çift dilli büyüyen kişilerin dili sonradan öğrenenlere nazaran daha şanslı olduklarını düşünüyor musunuz bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Evet, çift dilli büyümenin gerçekten bir avantaj olduğunu düşünüyorum çünkü sonuçta beyin iki dilde düşünmeyi öğreniyor, yani dil kası gelişmiş oluyor ve sonrasında yeni dilleri öğrenmede o becerilerin daha gelişmiş olduğu için kolaylık sağladığını düşünüyorum.
İlk tercümanlık deneyiminize baktığımız zaman çok büyük bir adım atmışsınız aslında bu büyük adımı atmak sizi tedirgin etmedi mi? Kitapta elbette tedirgin olduğunuzu belirtmişsiniz fakat yine de tedirginliğinize rağmen teklifi geri çevirmemişsiniz bu çok büyük bir adım bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? İlk tercümanlık deneyimi yaşayacak olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Evet, kesinlikle. İlk tercümanlık deneyimim çok büyük bir şampiyonlar ligi basın toplantısının çevirisiydi. Basın mensupları için Milan ve PSV takımlarının Flemenkçe ve İtalyanca çevirisini yapmam gerekiyordu. Kesinlikle çok tedirgindim ancak bir şekilde evet dedim ve gerisi geldi. İlk tercümanlık deneyimini yaşayacak olan öğrencilere veya yeni mezunlara da korkularının üzerine gitmelerini tavsiye ediyorum. Kendimizi geliştirmemiz için konfor alanından çıkmamız ve bizi biraz tedirgin eden durumlara bir şekilde girmemiz gerekiyor, böylelikle anca bir şekilde kendimizi geliştirebiliriz ve meslekte deneyim sahibi olabiliriz. Hata yapmaktan da korkmamak lazım. Hazırlık çok önemli ama terminoloji anlamında ve deneme çevirileri anlamında gerekli hazırlığı yaptıktan sonra heyecanlı olsanız da bir çeviri için bir fırsat çıkarsa karşınıza mutlaka o fırsatı yakalayın derim.
Hayatınızda ne zaman evet ben bu mesleği yapmalıyım ben bu mesleğe aitim hissiyatı oluştu?
Bu ilk basın toplantısını yaptıktan sonra dil aralığıyla değer katmanın yarattığı duygu beni çok mutlu etti. Zaten sonrasında İtalyan basın mensuplarından birkaç tanesi yanıma gelip “ne kadar güzel çeviri yaptınız!” dediler. Hollandalı basın mensupları memnun kaldı. Dilin en güzel avantajı bir köprü oluşturmak, insanların iletişim kurmalarına katkıda bulunmak. Dolayısıyla ben dil aracılığıyla değer katmayı çok değerli ve çok tatmin edici buluyorum.
Lisede yabancı dil seçerken Fransızca, Almanca ve Latince derslerinizi seçerken neye göre bu dilleri seçtiniz? Üç dili aynı anda öğrenmeniz sizi zorlamadı mı?
Bu dilleri tamamen o anki müsaitlik durumuna göre seçtim yani okuduğum okul, lise bu dilleri seçme dersi olarak sunuyordu ve ben bunları seçtim. Başka diller olsaydı ve daha fazla dil öğrenme şansım olsaydı onları da mutlaka seçerdim. Üç dili aynı anda öğrenmek beni zorlamadı çünkü sonuçta belli bir, uzun bir zaman dilimi esnasında öğrendim bu dilleri. Bazen bana şu soru geliyor; “iki dili aynı anda öğrenebilir miyiz ?”Evet, öğrenebilirsiniz. Çünkü beyin bir şekilde onu kategorilere ayırıyor. Yani iki dil aynı anda öğrenilebilir ama çok fazla dil aynı anda öğrenilecekse eğer bazen biraz zorlayıcı olabiliyor, özellikle diller birbirine yakınsa.

Dilleri öğrenirken dillerin konuşulduğu ülkelere gittiniz ve yerinde öğrendiniz. Sizce Bir dili en iyi şekilde öğrenmenin yolunun o dilin konuşulduğu ülkeye gitmekten mi yana olduğunu düşünüyorsunuz? Sizin için hırslı ve cesur biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Eğer mümkünse yani bir dili öğrenirken aynı anda o dilin konuşulduğu bir ülkeyi ziyaret edebilirseniz, bu büyük bir avantaj sağlar. Ben bunu aslında bütün diller için yaşadığımı söyleyemem, örneğin; Almanca öğrenirken Almanya’ya gitmedim veya Fransızca ’yı öğrenirken Fransa’ya gitmedim. Ama İspanyolcayı öğrenirken Meksika’da seyahat ettim, Portekizceyi öğrenirken Brezilya’da seyahat ettim. Bunlar bir avantajdı kesinlikle. Ama günümüzde artık Online platformlar sayesinde de o ülkeden insanlarla da iletişim halinde olabiliriz, pratik yapabiliriz. Yabancı dil öğrenmek sadece kelimeler öğrenip bu kelimeleri birbirine yapıştırmak değil, aynı zamanda yepyeni bir kültüre giriş yapmaktır. Yani bir dili öğrenirken o dilin ait olduğu ülkelerin kültürünü anlamak, değerlerini, örf ve adetlerini anlamak, bu çok önemli. Seyahat etme şansınız varsa bu çok güzel, eğer böyle bir şansınız yoksa internet aracılığıyla birçok konuda bilgi sahibi olabilirsiniz. Sizin için hırslı ve cesur biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz derseniz, cesur olmaya çalışıyorum, evet. Çünkü konfor alanından çıkmanın hayatta yarattığı olumlu etkileri birebir yaşadığım için öğrencileri de yüreklendirmek istiyorum, biraz konfor alanından çıkıp korkularına doğru yürümeyi. Hırslı, evet. Yani herkesin içine belli yeteneklerin yerleştirildiğini düşünüyorum. Burada size düşen görev, içinizdeki yetenekleri keşfetmek, sizi mutlu eden, heyecanlandıran konular üzerine gidip bu yetenekleri geliştirmek ve dünyaya geri vermek.
Beyaz Show’daki yaşadığınız çeviri deneyiminizden yola çıktığımızda sizce Çevirmenlerin özel durumlarda inisiyatif kullanarak ortamı yumuşatmaları mı gerekiyor? Eğer tercüman böyle durumlarda birebir çeviri yaparsa onu neler karşılar?
Evet, ben program esnasında, canlı yayında ‘enemy’i ‘rakip’ olarak çevirdiğim için biraz ses getirdi. Hatta ertesi gün gazetede haber bile oldu. Twitter baya bir sallandı. Ben inisiyatif aldım o an çünkü yumuşatmam gerektiğini düşünüyordum, çünkü futbol gerçekten çok duyguları fazla büyüten, bazen nasıl söyleyelim, baya bir duygu yoğunluğuna sebep olan bir spor olduğu için o anda ben uygun gördüm o kelimeyi yumuşatmayı. Ve çevirisini yaptığım kişinin de neyi kast ettiğini anladığım için,’enemy’ derken zaten tırnak arası işaretiyle yaptı bunu. Gerçekten ‘düşman’ kelimesini kast etmediğini de anladım. Sonradan programdan sonra, yayından sonra yayındakiler yanıma gelip “seni işte bu yüzden tercih ediyoruz, inisiyatif aldığın için. O şekilde çevirmen bizi çok mutlu etti. Beyazıt Bey çok mutlu oldu” dediler. Yani böyle bir şansım vardı ve bunu kullandım. Normalde tercüman olarak birçok şeyi bire bir çevirmemiz bekleniyor bizden ama bazen nüansları anlamak gerekiyor, konteksti anlamak gerekip bazı durumlarda inisiyatif almakta fayda var.
Oldukça etkileyici bir yöntem olan ve Kitabınızda da vermiş olduğunuz taktiklerden biri de zihin haritası “mind map” bu yöntemi nasıl keşfettiniz? Öğrenmiş olduğunuz tüm dilleri öğrenirken bu yöntemi mi kullandınız?
Yok, tüm diller için bu yöntemi kullanmadım ama genel olarak bir araştırma sonucu yani bir ‘research’ sonucu buldum ve etkili olduğunu gördüm. Ve bazı dillerde kullandım, çok da tavsiye ederim.

Yaş ilerledikçe dil öğreniminin çok daha zor olduğu söylenir bu konudaki düşünceniz nedir? Bu arada kitapta dil öğrenmenin aslında zor olmadığı sadece emek ve zaman isteyen bir iş olduğunu belirtmenize çok sevindim çünkü insanlarda bu konuyla ilgili büyük bir yanlış bir algı var.
Evet, şimdi yaş ilerledikçe dil öğrenmek, ben yaşın çok fazla bir engel olduğunu düşünmüyorum. Burada önemli olan dile karşı bir heyecan duymak, bir sevgi duymak, ilgi duymak ve gerçekten gereken eforu göstermek. Yaşın burada kısıtlayıcı bir faktör olduğuna inanmıyorum. Dil öğrenmek gerçekten zor değil derken şunu kastediyorum, dil öğrenmeyi eğlenceli bir süreç haline getirmek lazım. Kendi üzerimizde çok baskı uygulayarak ve bir gerekçe olarak görmekten ziyade, hayatımızda getireceği avantajları, bize sağlayacağı olumlu sonuçları göz önünde bulundurursak dil öğrenmek daha eğlenceli ve daha etkin bir hale getirilebilir.
Şuan yeni bir dil öğreniyor musunuz? Öyleyse hangi dil ve öğrenme süreci nasıl gidiyor?
Şuan yeni bir dil öğrenmiyorum. Zaman içerisinde belki 10’ncu dili düşünebilirim. Ama şuan öyle bir zamanım yok.
Genelde uzmanlardan yâda bazı kişilerden rüyada öğreniyor olduğunuz dili konuştuğunuzu gördüğünüzü ifade ettiğinizde tamam bu dili öğrenmişsin sen şeklinde düşüncelerini dile getiriyorlar sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Bu doğru olabilir. Örneğin, ben seyahatlerim esnasında bazen öğrenmekte olduğum yani aktif olarak üzerine çalıştığım dilin, bazen rüyamda bazı kelimeler söylediğimi gördüğüm oldu ve buda beynin aslında uyku esnasında bile çalışmaya devam ettiğinin, bilinçaltına işlediğini gösteriyor. Dolayısıyla benim genelde öğrencilerime tavsiyem, sabah erken saatlerde daha beyin henüz yeni uyanmışken, zihin çok açıkken dil üzerine çalışma yapmak yani terminolojiyi ezberlemek, gramar’in üzerinden geçmek ve uyku öncesi yani beyin uykuya geçmeden önce çünkü o zaman bile rüyada bile, derin uyku esnasında bile beyin çalışmaya devam ediyor.
Dilleri öğrenirken zaman yönetiminizi nasıl yapıyordunuz? Eser Tözüm ün bir günü nasıl geçiyordu?
Dilleri öğrenirken gün esnasında mutlaka ufak zaman dilimleri ayırdım, dil öğrenmeye. Nasıl yaptım bunu, örneğin, Hollanda’da öğrenciyken otobüs durağında, tramvay durağında beklerken cebimden notlarımı çıkarırdım ve kelime listesinin üzerinden geçerdim. Önceki soruda belirttiğim gibi sabahın erken saatlerinde ve gece uyumadan önce mutlaka tekrar yapardım. Tekrar gerçekten çok önemli bir faktör, dil öğrenirken. Gerçekten tekrar yapmamız bir dili içselleştirmemizde çok büyük fayda ediyor. Eser Tözüm’ün bir günü nasıl geçiyordu dersek, dil mutlaka gün esnasında, gün içerisinde defalarca devreye giriyordu. Mutlaka küçük anlar yaratıp, tekrarımı yapıyordum diyebiliriz.
İyi bir çevirmen katılacağı toplantı öncesi mutlaka ön hazırlığı olmalıdır. Peki, sizin hala bir iş öncesi hazırlığınız oluyor mu?
Evet, kesinlikle. Çeviride işin küçüğü veya büyüğü yoktur. Çeviriyi iki kişi için yapabilirsiniz veya çok büyük bir topluluk, yüzlerce kişi için yapabilirsiniz, televizyonda yapabilirsiniz. Benim için gerçekten işin küçüğü büyüğü yok. Her iş çok değerli, saygın dolayısıyla ben her toplantı öncesi mutlaka terminolojinin üzerinden geçmeye çalışırım. Toplantının konusuna bakarım. Eğer bir şirketse şirketi araştırırım, haberlere bakarım. Toplantıya kimler katılacak, kişiler hakkında ufak bir ön araştırma yaparım. Ön hazırlık gerçekten sizi daha hakim olma konusunda size yardımcı olacaktır o yüzden şiddetle ön hazırlığı her daim öneriyorum. Ben bunca yıldır bu işi yapıyor olmama rağmen ön hazırlığımı yine de hiçbir zaman eksik etmiyorum.
Bir çevirmenin diksiyonu çok önemli bu açıdan baktığımızda sizce diksiyon eğitimi alınmalı mı? Hem Türkçe hem sahip olunan dilde? Siz böyle bir eğitim aldınız mı?
Ben kendim diksiyon eğitimi almadım ama evet, yani diksiyon üzerine çalışma gibi bir isteğiniz varsa bence kendinize yapacağınız çok değerli bir yatırım olur. Sesli okumak çok etkin, yani hem Türkçede hem de çeviri yaptığınız veya yapmak istediğiniz dilde sesli olarak okumak da o dildeki telaffuzunuzu mutlaka geliştirecektir. Akıcılığınıza katkıda bulunacaktır.

Türkiye ‘de yaz tatilinde annenizin çektiği videonun bir ay sonra gerçeğe dönüşmesi ve Karayipler’de program sunuculuğu yapmanız olayına dayanarak kişinin bazen bazı olayları üstüne çektiğine inanıyor musunuz?
Evet, kesinlikle inanıyorum. Çekim yasası. Gerçekten bir şeyleri çok şiddetle istediğinizde ve o enerjiyi evrene gönderdiğinizde, evren size bazen kısa bir süre içerisinde bazen uzun bir zaman sonra dönüş yapıyor ve bir takım fırsatları önünüze sunuyor. Bu fırsatları değerlendirip değerlendirmemeniz size kalmış bir şey. Ama doğru fırsatlara evet dediğinizde bazı hayaller gerçek olabiliyor. E tabii burada emek her zaman çok önemli, emek vermeden hiçbir şey olmuyor. Her daim gerekli emeği vermemiz gerekiyor, ,gerekli zamanı harcamamız gerekiyor, bazı konularda kendimizi geliştirebilmemiz için.
Hayatınızın sonuna kadar sahip olduğunuz dillerin dışında tek bir dil konuşmak zorunda olsaydınız bu hangi dil olurdu?
Bu benim ana dilim olurdu. Sonuçta Türkiye’de doğdum, Türkçe olurdu. Çünkü anadilinin o hissiyatı, anadilinin o kalpteki yeri çok başka. Türkçe benim hayatımda her zaman en önemli dil olacaktır.

Son olarak biz öğrencilere ve yeni mezunlara vereceğiniz tavsiyeler nelerdir? Teşekkürler!
Çevirmenin yeri çok önemli. Her daim kendinizden emin olun. Çevirmen bir toplantının çok başarılı veya başarısız geçmesine çok katkıda bulunabilir. Dolayısıyla bir çevirmen olarak sizin pozisyonunuz, yeriniz çok önemli. Yeri geldiğinde inisiyatif alın, yeri geldiğinde toplantıda eğer bir şeyler aksıyorsa, o anda müdahale etmeniz gerekiyorsa müdahale etmekten çekinmeyin. Örneğin, baktınız konuşmacı çok aşırı hızlı okuma yapıyor heyecandan dolayı burada bir mesaj verebilirsiniz, konuşmacı daha yavaş konuşabilir mi çeviriyi etkiliyor şeklinde. Kendinizden emin olun, yarattığınız değerden emin olun. Ve bunu bu şekilde yansıtın. Çeviri gerçekten çok önemli insanların birbiriyle iletişim kurmasına, şirketlerin birlikte iş yapmasına, ülkelerin anlaşmasına kadar gidiyor. Dolayısıyla çok kutsal ve çok saygın bir meslek bu. Hiçbir zaman çekinmeyin, hiçbir zaman güvensizliğe kapılmayın. Bu meslek çok değerli. Dediğim gibi işin küçüğü büyüğü yoktur, her toplantının önemi çok büyük. Ön hazırlığınızı yapıp, en güzel şekilde yapabileceğiniz en güzel işi çıkarın derim. Konfor alanınızdan çıkın, kendinize güvenin, cesaretli olun. Ve bu mesleği hep birlikte daha yüksek yerlere taşıyalım. Herkese sonsuz başarılar diliyorum. Ve bu yolculukta emin adımlarla ilerlemenizi diliyorum.
Comentários