Çince Üzerine...
- Elanur Yıldız
- 11 Nis 2021
- 2 dakikada okunur
Dünyada yaklaşık 1,3 milyar insanın konuştuğu Çince, dünyanın en çok konuşulan dili ve dünyanın en eski dillerinden biri olarak kabul edilmektedir. Çincenin ilk yazılı örnekleri Shang Hanedanı dönemine (MÖ 1600- 1046) dayanan kaplumbağa kabuklarının ve büyükbaş hayvanların kürek kemiklerinin üzerine yazılı bir halde bulunmuştur. Dilin doğuşu, yani sözlü dilin doğuşu, Çinlilerin soylarının geldiğine inandığı Yan di (炎帝) ve Huang di (黄帝) adlı imparatorlara dayanır.

Yaklaşık 6000 yıldır var olan bu dilin zenginliği ve özgünlüğü göz ardı edilemez. Aynı şekilde çok eski yıllardan beri var olan Türkçenin de köklü bir dil olması ve kelime hazinesi açısından zenginliği bu iki dilin karşılaştırılması ve çevirisini karmaşık bir hale getirmektedir.
Peki Çince-Türkçe veya Türkçe-Çince çevirinin zorlukları nelerdir?
Aynı dil ailesinden olmayan ve hatta birbirine hiç mi hiç benzemeyen bu iki dildeki çeviriler genellikle kelime çevirisinden ziyade, kaynak metnin/sözün, okurun veya dinleyicinin en rahat anlayabileceği bir biçimdeki anlam çevirisiyle aktarılabilir. Bu iki dil arasında tezahür eden farklılıklar, kültürel anlayışlar, gramer ve yapı kuralları ve deyimlerin bolluğu anlamın aktarılmasında anahtar rol oynamaktadır. Ayrıca Türkçeden farklı olarak Çin dilinde her bir kelime için ayırt edici semboller veya karakterler kullanılır. Belirli bir alfabe sistemi yoktur. Aşağıda verilen maddeler, Çince çeviriyi neyin zorlaştırdığı konusunda bize daha net bir fikir verecektir.
1) Karakter başlangıç yönü
Yazının yazılmaya başlandığı yön fazlasıyla önem taşır. Semboller yalnızca tek bir yönden yazılmazlar. Soldan sağa yazılmalarının dışında, özellikle edebi veya geleneksel metinlerde sağdan sola, yukarıdan aşağıya yazılabilirler.
2) İleri seviyedeki gramer kurallarının karmaşıklığı
Genellikle bize Çin Dili gramerinin çocuk oyuncağı olduğu söylenir. Fakat yüksek seviyede bir çeviriyi, özellikle fiil çekiminden ve tekil/çoğul eklerinden yoksun bu dili, tam tersi fiil çekimleri ve eklerle dolu olan Türkçeye aktarmak hiç de kolay değildir.
3) Deyimler
Çince‘de deyimler genellikle dört karakterden oluşur. Edebi Çincenin sözdizimsel kurallarını izlerler. Türetildikleri tarihsel olayın, hikayenin ve mitin mesajını iletirler. Deyimlerin Türkçeye aktarımlarında Türkçenin cümle yapısına dikkat edilmelidir. Örneğin, Çince’de dokuz kere öldü ve hala hayatta anlamına gelen,
Ø 九死一生 (jiǔsǐ-yīshēng) deyimi sözcük sözcük eşdeğerlilik olmaksızın Türkçe’ye “dokuz canlı” olarak çevrilebilir.
4) Cümle yapısı
Çince‘de basit bir cümle genellikle en az iki bölümden oluşur. Özne+Yüklem. Daha karmaşık bir cümle yapısı ise en az üç bölümden oluşur. Özne+Yüklem+Nesne
Türkçede ise Özne+Nesne+Yüklem şeklindedir.
Çince‘de yüklemler hiçbir şekilde değişiklik göstermezler, zaman eski almazlar. Örneğin 我爱你 wǒ ài nǐ (我 wǒ=ben 爱 ài=sevmek 你 nǐ=sen) cümlesine birebir çeviri uyguladığımızda “ben sevmek sen” olarak karşımıza çıkacak cümleyi, Türkçeye anlam çevirisi olarak çevirdiğimizde seni seviyorum şeklinde olur. Ortaya çıkan -yor zaman eki aslında Çince cümlede bulunmaz
5) Çince karakterlerin kullanımı
Kelimeler iki-üç veya daha fazla karakterlerden oluşabilirler. Tek bir sembolün anlamı başka bir sembolle birleştirildiğinde anlam çarpıcı bir şekilde değişebilir. Örneğin;开 kai “bir şeyi açmak” anlamına gelirken, 心 xin “kalp” anlamına gelir. Birleştirildiğinde 开心 kaixin “mutlu” anlamına gelen bir kelime elde edilir. Bu iki ayrı karakter cümle içinde yan yana ise, yanlış bir çeviri ile “kalp açmak” olarak çevrilebileceği gibi, doğru çeviri ile “mutlu” olarak da çevrilebilir. Bu yüzden çeviri yaparken cümlede sıralı karakterlerin hangi kelimeleri ihtiva ettiğinin tespitinin iyi bir şekilde yapılması çevirinin doğruluğu açısından büyük önem taşımaktadır.
Comentários